Esmer, Sinan’ın Selimiye’de kentin iklimine ve coğrafyasına uygun malzemeleri kullandığını bu durumun yapıyı güçlü kıldığına işaret etti.
Selimiye’nin inşasında çevresine yapılan su kuyuları ve sarnıçların yapı statiği açısından büyük önem arz ettiğini aktaran Esmer, şunları kaydetti:
“En önemli mesele etrafına yapılan su kuyuları ve sarnıçlar. Sarnıçların ve kuyuların inşa edilmesinin amacı yapının toprak altında kalan kısımlarının nemden etkilenmesini önleyip çürümesini engellemek. Yani drenaj amaçlıdır. O dönemde sarnıç ve kuyu boşluklarının deprem dalgalarını nasıl sönümlediğini biliyorlar. Şu anda ayakta kalan 3 tane sarnıç ve 2 tane kuyu var. Muhakkak o dönemde daha fazla vardı ancak yüz yıllardan beri bölge değişiyor. Şu anda aktif olarak çalışan sarnıçlar çok işe yarıyor. Aynı zamanda Selimiye’nin altında havalandırma kanalları da var. Bu kanallar temellerin kuru ve sağlam kalmasını sağlıyor.”
Esmer, Selimiye’nin 4 minaresinin kubbenin yükünün taşıdığını ve yapının güçlü kalmasını sağladığını dile getirdi.
Mimar Sinan’ın ince hesaplarla minareleri tasarladığını anlatan Esmer, “Osmanlı’da kubbeler merkezden altın oran nispetinde küçültülmüştür. Dolayısıyla hem düşey itme hem de yatay itme gücü olur. Bu minareler kubbe yükünü taşımaktadır. Bu minareler kubbenin ağırlığın sönümleyerek depreme dayanıklılığını artırıyor” diye konuştu.
ALINTI HABER: https://www.ntv.com.tr/n-life/kultur-ve-sanat/selimiyeyi-ortostat-doseme-teknigi-ile-cevresindeki-su-kuyulari-ve-sarniclar-ayakta-tutuyor,T-OdKH7wsUuX8HCl-O9TPA